Geçmişi olayları ard arda vererek tarihselleştirmek kolaydır. Ama bu tarih bizi lise kitaplarının ötesinde bir bilgiye götürmez. Özellikle ahlaktan bahsediyorsak meselenin geçmişte olduğunu ama hiçbir zaman geçmemiş olduğunu ve hatta geçmeyecek olduğunu anlamak zorundayız. Nasıl ahlakta sorumluluk bazı davranışlarımızın diğerlerine nazaran daha dikkat edilmesi gerektiğine vurgu yapıyorsa ahlakın tarihine de aynı sorumlulukla yaklaşılması gerektiğini düşünmek zorundayız. Bu kaygıdan hareket ederek ahlakın felsefi tarihiyle bir resim vermeye ve dönüşümle de bu resmi yorumlamaya çalıştım. Bir felsefeci olarak tartışmaya çalışacağım husus değişime anlamını veren temel kavramların, dolayısıyla dönüşen ve dönüşmeyen noktaların ne olduğu ve onlara neyin olduğudur. Kavramlar, değişimin dönüşüm olarak anlamlı bir biçimde okunabilmesini sağlarlar. Ama kavramların da belirli bir konu altında bize yardımcı olmalarına izin vermek gerekir. Dolayısıyla bu geniş alanın bir konu haline nasıl getirilebileceğine dikkat etmeye çalıştım. Tarih, en azından benim için, geçmişin zihnimizdeki izlerinin bir çok kaygıyla ve biçimle düzenlenmesidir. Bundan dolayı ahlakın dönüşümünün benim tarafımdan çekilmiş bir resmini verir. Bu dönüşümün bütün serencamını vermeyi arzulasam da amaçlamadım. Ama ahlakın felsefeyle ilişkisini ve dolayısıyla Yunan’dan başlayıp günümüze yaklaşan izlerinin neyi ifade ettiğini anlamaya ve anlatmaya çalıştım.