Kimliksizlikten Asla Dönüş: Malcom X’den Hacı Malik el Şahbaz’a
Malcom X veya sahih İslam’ı öğrendikten sonraki ismiyle Hacı Malik el Şahbaz. Amerikalı birçok siyahinin hidayet vesilesi…
Beyaz adamın ve kirli beyazların (ırkçı siyahların) korkulu rüyası…
Hitabeti, samimiyeti ve taviz vermeyen duruşuyla örnek bir lider…
Baptist Hıristiyan bir vaizin oğlu olarak dünyaya geldi. Babası Hıristiyan olmasına rağmen beyaz ırkçıların hedefindeydi ve bir suikast sonucu öldürüldü.
Babasının ölümü üzerine yoksullukla mücadele etmek zorunda kalan bir ailenin ferdiydi artık. Kardeşleri gibi yetimhaneye teslim edildi.
Michigan’da ilköğrenimine başlayan Malcolm, junior High School’da önemli başarılar kaydederek okulun gözde öğrencisi oldu. Malcolm, bugünlere ilişkin Bruce Perry’nin editörlüğünde yayınlanan “Son Konuşmalar” adlı eserde okul öğretmeninin kendisine gelecekte ne olmak istediğini sorduğunda, verdiği “avukat” cevabının ardından öğretmeninin “Bir zenci için bu gerçekçi bir hedef değil” dediğini aktarır.
Malcolm istediği hedefe beyazların uygun gördüğü işler dışında ulaşamayacağını anladığından ve okulda kendisini hedef alan aleni sözel tacizler dolayısıyla okul hayatına devam edemez ve 1941’de Boston’a taşınır. Sokaklarda tutunmaya çalışan Malcolm, 12 Ocak 1946’da hırsızlıktan dolayı yakalanır, 10 yıl mahkûmiyet alır ve 27 Şubat’ta Charleston Eyalet Hapishanesi’ne gönderilir.
Malcom’un hayatında önemli noktalarından birisi de hapishaneydi. Hırsızlık işlerinde başarısız olup hapishanede de parasız kalan Malcolm, tanrıya ve İncil’e küfretmeye başlar. Hapishanede Malcolm kendisine tanrı hakkında ileri geri konuşmamasını öğütleyen Bimbi (John Elton Bembry) adında iyi bir hatiple tanışır. Kitap okumaya onun telkinleriyle başladı.
1948 yılında Concord Hapishanesi’ne nakledilen Malcolm’a küçük ağabeyi Philbert’den “Nation of Islam’ı” anlatan mektubu gelir. Bu mektuptan etkilenen Malcolm, hapishanede okumalarını devam ederek hatrı sayılır çoklukta kitap okur ve “Nation of Islam” örgütü lideri Elijah Muhammed ile mektuplaşmaya başlar. Elijah, Malcolma için beyazlara karşı bir bilincin önemli bir kilometre taşı olur. Elijah Muhammed ABD’nin yüz milyonlarca siyahı nasıl köleleştirdiğini anlatır ve siyahların neler yapması gerektiği üzerinde durur.
Malcolm, 1952 yılında 7 yıl kaldığı cezaevinden çıkarak Detroit’te kalan kardeşinin yanına gider, kardeşi Malcom’a namaz kılmayı öğretir. Malcolm, Elijah Muhammed’in direktifi doğrultusunda soyadını ‘X’ olarak değiştirir. Elijah Muhammed, o dönemde tüm siyahlara güncel olan soyadlarının ABD tarafından verildiğini Afrika’ya ait olduklarını için bu soyadı kullanmaları gerektiğini söyler.
Malcolm, Elijah Muhammed’in kurduğu “Nation of Islam” örgütlenmesi içerisinde hızla yükselerek vaiz ve siyahların çokça rağbet ettiği iyi bir hatip olur
Müslüman bir hemşire olan ve Müslüman bir teşkilat için çalışan Betty ile de evlenir Malcolm. Ne var ki 1963 yılında Elijah Muhammed’in İslam dinini nasıl çarpıttığına şahit olur. John Kennedy suikastından sonra Elijah’ın kendisine koyduğu konuşma yasağına uymadığı için cezalandırılır.
Malcom X, bunun üzerine Hac görevini yerine getirmek için Mekke'ye gider. Burada gerçek İslamla tanışmaya başlar. Mekke’den hanımına: “İnanamayacaksın ama tenleri beyazdan daha beyaz olan insanlarla aynı bardaktan su içtim ve aynı tabaktan yemek yedim. Hepimiz bir kardeştik. Ben artık ırkçı bir Müslüman değilim. Gerçek peygamberimiz olan Hz. Muhammed ırkçılığı yasaklamıştır.” sözleriyle yazdığı mektup ondaki değişimin boyutunu gözler önüne serecektir. O artık Hacı Malik el Şahbaz’dır.
Kâbe’de bütün insanların renk farkı olmaksızın birlikte hareket ettiğini, aynı ideal için yüreklerinin çarptığını, aralarındaki kardeşlik bağını, ırk ayrımının zerresinin bulunmadığını görür ve bundan oldukça etkilenir. Malik el Şahbaz’ın beyaz adam hakkındaki olumsuz düşünceleri değişmiştir. Suud’da Kral Faysal ile görüşür devlet konuğu olarak karşılanır. Siyah tenli birinin gördüğü bu ilgi onu gerçekten şaşırtmıştır. Malik el Şahbaz daha sonra Nijerya, Gana, Fas ve Cezayir’i de ziyaret eder. Gittiği her yerde Amerikalı bir Müslüman olarak oldukça fazla ilgiyle karşılanacak. 23 Mayıs 1964’de seyahatini bitirip, Amerika'ya döndüğünde izlenimlerini ve İslam’ı siyahîlere, medyaya ve Amerikan halkına anlatacaktır.
Beyrut’ta bir üniversitede Amerikalı siyahlarla ilgili konferans verdikten sonra ise, ırkçılığı bıraktığını, kendisinin yeni bir örgüt kuracağını, beyazların bu örgüte katılabileceklerini açıklayacaktır. İslam dininin belki de ilk olarak, Amerikan basınında evrensel ve geniş boyutlarda yer bulması Malik el Şahbaz sayesinde olur. Ne var ki onun ırkçılığı bırakması Elijah Muhammed ve çeşitli siyah kuruluşlar tarafından doğru bulunmayacak ve hayatında tehditli günler başlayacaktır.
24 Kasım 1964’teki seyahat dönüşü sonrası onun yaşamının başlangıcındaki zor günler yeniden başlayacak 13 Şubat Cumartesi gecesi saat 02.45’te evine bombalar atılacaktır. Eşini ve çocuklarını zorlukla dışarı çıkartır. Malik el Şahbaz, o gecenin sabahı sanki hiçbir şey olmamış gibi daha önceden kararlaştırılmış bir konuşma için Detroit’e gider ve 16 Şubat’ta yakın bir arkadaşına: “Önümüzdeki beş gün içinde infaz edilmek üzere ölüm fermanım imzalandı” diyecektir. 21 Şubat 1965 Pazar günü, 400 kişilik bir toplantıda konuşma yapacaktır. Toplantıya aynı zamanda başka bir rahip ve birkaç konuşmacı da davetlidir. Ama Malik el Şahbaz dışındaki konuşmacılardan hiç biri gelmemiştir. Nihayet bu konferansta konuşma yapmak için kürsüye çıkan Malik el Şahbaz’a, 6 silahlı kişi tarafından yakın mesafeden ateş edilir. Malik el Şahbaz, New York Presbyterian Hastanesine ulaştığında şehid olmuştur.
Malik el Şahbaz, on binlerce insanın katılımıyla New York’ta bulunan Ferncliff Mezarlığı’na defnedilir.
Ondan geriye kalan birçok güzellik vardır bize. Tıpkı söylediği şu söz onun hayatını özetler bize: “Ben gerçeğin peşindeyim, kimin söylediği önemli değil. Ben adaletin peşindeyim, kim için veya kime karşı olduğu önemli değil.”